22 Haziran 2010

Taşkışla'da mekanlar...


Gittikçe karanlıklaşan ortam...karanlık çok karanlık...uzaktan gelen ayak sesleri...devam etmeli miyim, geri mi dönmeliyim diye düşüsdürüyor insanı. Ayakların seni götürürken oraya,yanımda biri olmalı mı,yoksa yalnız mı olunmalı burada diye düşünürsün. Köşeyi döndüğümde "tamam artık ulaştım aydınlığa,ışığa" derken yanıldığımı fark ediyorum aniden. Dönsem mi, ilerlesem mi acaba? İkinci tereddüt başlar bu noktada. Bu noktaya kadar önce emin adımlar, sonra tereddüt yaşanır ve tam vardım derken yine tereddüt, yine heyecan...Bu kararı da verdim,ilerliyorum,yavaş adım sesleri benimle ve tabiki karanlık. Işığı hissetmek böyle bir şeymiş galiba, yaklaştığını hissetmek,elbet ışığın bir yerden görüleceğini bilmek. Köşeyi döndüm,sağa baktığımda uzun bir koridor karşılıyor beni. Emin adımlara geri dönüş başlıyor yine. Önceden unuttuğum koku alma duyusu ortaya çıkıyor ve tahta kokuları geliyor sağdan. Büyük camlar geçişimi izlerken, yaklaşan kok acıktığımı hissettiriyor. Ama önce incelemeliyim etrafı,ışığı. Yürürken gelen top sesleri cezbediyor beni. Biraz oynamalı mıyım? Yoksa gittikçe yaklaşan ve beni çağıran kokuya mı "evet" desem? Işıkta,kokuların içinde ve ince ince çarpan top sesleriyle birlikte unutuyorum içinden geldiğim karanlığı,tedirginliği,heyecanı. Ayaklarımın sesi ile karışan kuş seslerini dinliyorum,uzaktan ve incecik gelen. Buraya sesten uzaklaşmak,dinlenmek için gelinebilir ama belli saatler dışında ya da ince ince gelen top seslerini ve topa uyan adım ve bağırış sesine dahil olmaya. Bazen de düşünürüm keşke patenle gelsem diye,boş ve kaygan zemin düşündürür bana bunu. Hatırlıyorum bir kaç kez kaykaylı gençler gördüm, canım çekmedi değil..Büyük camların arkasında ne yapıyorlar hala çözebilmiş değilim aslında,neyle uğraşıyorlar acaba?Dışarıda hava ne kadar sıcak olursa olsun soğuk burası,bunu hissediyorum.Yürürken arada bir istem dışı olarak ellerim kollarıma götürmem kanıtlıyor bunu.Artık merdivenlere yönelmeliyim.Önce kısa ama dönünce çok uzun merdivenler...Perspektifini çizmeli aslında,ama üşüdüm,ortabahçeye gitmeli...

Hiç yorum yok: